9.9.12

Alışkanlık

O kadar komik ki..Yıllar önce şu blog dünyasına katıldım ve hiçbir zaman blog yazarken dinlediklerim değişmedi.
:)
Bir inceki yazımı yazarken otomatik olarak yine aynı playlist'i kullandığıma ve inanın ilk yazdığım yazıyı yazarken ki dinlediğim bu aynı müzikle kafamdan geçenleri öylesine birebir yaşayabildim ki.
İnsan böylesi kendi kendine bazen böylesine şaşırabiliyor ve gülebiliyor herhalde.
-o-
Baktım ki Mart'ta ben bu şehirden gidiyorum ait bir yazı yazmışım.
Doğrudur gittim İstanbul'dan. Geldim İzmir'e.
Yeni iş yeni şehir ve dahası derken 6 ayı devirdim 6 gün önce.
İlk gittiğim gün tabii ki de dün gibi aklımda.
Bazı günlerimi ayrıntısıyla aktaracağım.
Belki siz okurken sıkılacaksınız ama ben o günleri yazarken her detayı hatırlamaya çalışıcam ve betimlemem bititnce o günü tekrardan yaşayıp küçük bir gülümsemeyle ya da bir damlayla hikayeyi tamamlayacağım.
-o-
İzmir'e  3 Mart'ta geldim. Eski İzmir'de kalıyordum diyebilirim.
İzmir'in sonradan öğreneceğim o güzel yasemin kokulu sokaklarından çoook önceleri nasibini almış fakat daha sonra o kokunun kaybolmuş olduğu o semtlerin birinde, Küçükyalı'da kaldım yaklaşık 3 ay kadar.
Denize sıfır bir apartmanda, nem kokmuş apartmanda, imbat'ın şiddeti akşam güneşini izlemek için her cam açışımızda suratımıza çarptığı bir apartman...
İlk yeşil İzmir rakımı o evde içtim diyebilirim.
Ama o güzelim kızarmış barbunlarla ne güzel gitti işte orası kimileri için çok can yakıcı olabilir.
Girmeyeceğim hiç birine.
Ama bende o rüzgarın içine girdim..rakının hakkını verenler klubu.
İnanın bu şehirde, İzmir'de rakı içmemek imkansız. Bu şehir resmen gel kucağıma doldur kadehini ve hadi başlat yavaaaaaş yavaaaaaş anlatmaya, ne oldu sana? diyor.
Çok mu abartıyorum?
Bilmem, belki de ama kimin umurunda yahu.
Ben bu kadar şehir değiştirdim, hayatımda ilk defa bütün benliğimle kendimi vermiş şekilde bir şehirde yaşabildiğimi ama gerçekten yaşayabildiğimi hissettim.
Garip birşey bu.
Hele ki en güzel yıllarını İstanbul'un en güzel yerlerinde ne dipsiz sokaklarında en mistik han'larının katlarında geçirebilmiş birinin tutupta İstanbul'un adını ağzına almıyor oluşu eminim bir sürü arkadaşıma manyakça geliyordur.
Kıyaslama yapmanın hiç bir faydası ve mantığı yok aslında kısacası nerede ruhun huzurluysa nerede günün boktan geçse de durup dışarı çıkmasan bile camı açıp bir oh çektiğinde o içindeki sıkıntının gittiğini hissedebiliyorsan daha ne istersin ki?
İzmir güzel ya, İzmir insanı güzel, İzmir yemeği güzel, İzmir de rakı içmek güzel......
Küçükyalı'da geçirdiğim 3 ayın üzerine kalktım geçtim karşıya. Şimdi Karşıyaka'da Çamlık'ta oturuyorum.
Mahallem eski bir italyan mahallesi ve ne diyeyim, şu an Bodrumdayım ama acaip evimi özledim ya :)
İzmir'in bu kısmına geçmek benim için daha iyi oldu bir sürü açıdan.
Bu taraf yani 35,5 luların tarafı daha iyi..Eski şehir değil eyvallah ama burası tam yaşanılacak yer. Gecenin 2'sinde 3'ünde çıkıp olimpiyat oyunları tartışabileceğim bakkalım, taksi soförlerim, alt komşum ve Orman müdürlüğünü ve dolayısıyla bizim apartmanı koruyan güvenlikçim var.
Eminim daha önceden de bahsetmişimdir, ben öyle site hayatına falan alışabilen bir tip olamadım malesef. Böyle bakkalım olsun, kasabım olsun, olay esnafta ya. Esnaflık büyük meziyet. Samimi,insancıl.. Zaten bütün gün hanzolarla geçirmek zorunda kalıyorum, insandan anlar hal ve hayırdır abla cümlesini duymak paha biçilemez ya. Hani insanın ah be abi diyip çilingir sofrasını oracıkta oraya yerleştiresi geliyor.
Bunları yazdım ya şimdi..ey siz İstanbul'lular kıçınızla gülüp yoeeeek artık oeeeh! dediğinize o kadar eminim ki..Abicim ne diyeyim yapın bir kıyak kendinize ve kopun gelin Ege'ye, İzmir'e özellikle gelin.
Kelime kelimeyi aklıma getirip konu konuyu açıyor beynimde ama kendime engel olmalıyım.
Daha göreceksiniz neler neler gelicek.
Fenalardayım.

Bu fotoyu ben bir yaz günü işten bunalıp sabah gidip akşam geldiğim bir yerden çektim. Urla'nın karşısında irili ufaklı adalar vardır. Sağ ayağımın ucundaki Alman adası mesela. Popomun üzerinde durduğu ise Yassıcıada.
Küçük küçük bazı şeylerin sinyalini veriyorum acaba farkında mısınız :)

Sevgiler.


Hiç yorum yok: