17.5.09

Kus

Bu yaziyi Frankfurt’un o Muhtesem (!) havalanindan yaziyorum.
Biletim ilk kesildiginde dikkat etmemisim demek ki Frankfurt’ta 7 saat bekleyecegimi bile goze almis vaziyetteymisim. Yola cikmadan napicam ne edicem diye dusunurken bizimkilerden cesitli fikirler geldi. Kitap oku yok film izle yok Lost’u izle ( artik kafayi yemek mi denir ne denirse ona, bir daha yok beklemicem ben 2010’u ) bilmemne…en sonunda dedim ben cok buyuk ihtimal ucakta uyuyamicam Almanya’ya gelirken o yuzden en iyisi ben o 7 saati uyuyarak geciriyim. Ben’de “ senin gibi derin uykucular icin degil o olay, herseyini calarlar ruhun bile duymaz ” deyince, hay allahim bildigin hakli uyuyamicamda..
Ne olursa olsun belli olmaz diye yanima aldim bikac dizi, belki izlerim diye..Oyle bir yorulmusum ki! 7 saatlik olabilecek en boktan koltukta oturarak. Orta sirada 3 koltugunda ortasinda..Yanimda dev gibi iki adam. Kalk desen bi dert kalkmasan bi dert..Tuvalete gitmeleri icin icimden dua ederek gecti yolculuk..Hele bi gitsinler tuvalete de hoop ayaga yap bi iki tur sonra otur daha cikmadan tuvaletten adam..Bunlari dusunme bile yordu artik ne diyiim ben =)
Yani Frankfurt’a indigim zaman dedim madem bi 7 saatim war ben bu havaalaninin altini ustune getiririm ve uygun bir yer bulurum…Aynen ole de oldu ve oyle bir kuytu kose bir yer buldum ki..uzandim 2 80 cantaninda uzun saplarini bagladim bilegime ( bunu yaptigim icinde kendimi tebrik ediyorum, bilegimden kessinler de benim cantami almasinlar dercesine, hani avrupa’dayim, bir turistim, gencim, sarisinim,masalla manken gibiyim dicemde ne siz inanicaksiniz ne de ben..hatta ben bide ustune kahkaha aticam bunu bloguma yazdigim icin..yani uzun lafin kisasi heran bir HOSTEL 3 sahnesi yasanmasi olasi bunu kim inkar edebilir..) ama herhalde Pazar olmasindan da kaynaklaniyor. Hicbirsey basima gelmedi. Aralarda uyanip kalkmalarla olsun azda olsa bir uykumu alma durumu gerceklesti. Kalktim 10:45’te..Kapilar 12:40 ‘da aciliyor..oo super.. simdi Duty Free’nin nimetlerinden yararlanma, kart alip eve haber verme zamani..Kart alindi, cikolatalar alindi..Telefonlar edildi..Hatta isin komik yani bir de Kanada’ya giderken eylul’de, kullandigim telefonu kullandim..Gulumsedim icimden..Hayat ne komik ya..
Sonra dedim benim karnim zil caliyor..Keske calmasa ama malesef caliyordu..Gittim Haagen- Dazs’a kaptim bir dondurma..Allahim…bir maras kesme birde bunlarin dondurmasi ya..super super super..browni vanilla…mmmm…yerken hepiniz adina da su an bir lokma aliyorum…ooo afiyet olsun bana..dondurma aldiktan sonra dedim kalmis 1 saat hadi gidip oturiim gate’imin onunde..Su an oldugum yere..E tabi burasi Almanya..Sanki Kibris gibi bu ulkede bizim icin yavruvatan seklinde..Heryerde Turk..Gerci Turkler her yerde de, ne demek istedigimi anlamissinizdir. Burada kucuk bir grup olarak
( simdilik) bekliyoruz..
Kendimi garip hissettim ama bunu soylemeliyim..
Neler hissettim, hissediyorum hic bahsetmedim..En basindan baslayayim..
Bu son bir hafta cok garip gecti..Degisik gelismeler oldu, uzun zamandir gormedigim insanlari gordum..Uzun suredir hayatimda olupta hic bu sefer ki gibi olmadigim insanlarla degisik seyler tecrube ettim..
Hep bi acele, hep bir telas..Oylecene gecti gitti.Saolsunlar en yakinlarim hep yardimci oldular..Bir yere gitmeye karar vermek bir yana gitmeden once o kadar cok is birikiyor ki..3 hafta yokum diye..O sirada kaybediceklerimi dengeliycem diye afedersiniz bir yerlerimi yirttim..Bir de tabi Turkiye’dekilere sevdiklerime hediye fasli da vardi..Boyle bir telasla gecince cok fazla anlamiyorsunuz ne oluyor ne bitiyor diye ama hep bir heyecan vardi icimde..Hepinizi o kadar cok ozledim ki..ama bir arkadasimin da dedigi gibi zaten sizleri ozlemek de olmazsa herhalde cok fazla ozlem olmaz ulkeme..Bunu yazarken bile silip tekrardan yazdim su an ama malesef sanirim bunu bende hissetmeye basladim..
Dayimla Bora havaalanina birakirken beni Ottawa’da saganak yagmur vardi. Heryer yemyesil..Ottawa’nin bahari hakikaten dedikleri gibi cok guzel oluyormus. Arabanin icindeyken bir an icimden gecti..Ben burayi ozliycem yaa..Sonra dedim “Silkin Elif!! Kendine gel!! Ne diyorsun sen”
Simdiyse sunu dusunuyorum. Eger yasadigim yeri sevmezsem ben nasil yasiycam orada..Insan ne sart olursa olsun mutlaka oldugu ortamda sevdigi, yasayabildigi ve nefes alabildigi birseyler bulmali. Ne mutlu bana ki ben bunu en sonunda basardim..Ilk baslarda ne fenaydi oysa ki.. Nefret ediyordum..Gerci abartmiyim yani simdi de oyle bayilmiyorum kesinlikle. Bi bok yok burada ama yani sen yasa Turkiye’nin en guzel yerlerinde seni neresi paklar ki derseniz de kesinlikle hak veririm. Kiyaslamaktan vazgectiginiz zaman zaten mutlu olmaya basliyorsunuz galiba..Hani ne klasik laftir ya..Hayatina girenleri kiyaslama derler..Sizin icin en ozel olan sonraysa en ozel olmaktan vazgecen ya da vazgectirdiginiz ondan sonra kim gelirse gelsin, ne yaparsa yapsin sizin en ozelinizin yerini alamaz..Almis sanarsiniz ama alamaz..Beyninizin derinliklerine itersiniz ama o hep ordadir. Benim beynimin derinliklerinde sehrime olan askim gibi..Yerini Ottawa aldi. Ilk basta alismaya calistim hep aklim fikrim Istanbul’daydi ama ne zaman kiyaslamayi biraktim mutlulugu buldum bu sehirde de…
Havaalanina geldim. Varinca Istanbul’a ariycam seni Dayicim, dedim ve gectim..
Ucaktayken , simdiye kadar ilk defa turbulans beni bu kadar cok etkiledi. Bu sefer ciddi ciddi korktum. Belki bana artik Lost fazla geliyor.Jackcikim uzgunum ama beni cok etkiliyorsun sen =) ( yok yok ben tam bir Desmond’ciyimdir..ah Desmond vah Desmond ) Butun yol boyunca boyle bir sikintili gecti. Birde ustune Benjamin Button’da izledim..Hayret birsey ya..Film secimlerim berbat..Sikintiya sikinti kattim..Filmler bir yana icimde hep bir sikinti vardi yol boyunca nedeni bilinmez..Yine de ilk gidisimle bu sefer ki arasinda daglar kadar fark vardir. En azindan hic durmadan aglayarak gecmedi bu sefer..Bazenleri diyorum..Alin ya benim su duygularimi..yeter ya..dunyanin en sulugoz en duygusal insani olmayi protesto ediyorum..
Degisik duygularla geliyorum..Hem heyecan hem de sikintiyla..
Ne ozledin en cok derseniz abim, annem, ananemden ziyade en cok sehrimi ozledim..Sokaklarina hayran oldugum, bir esinin olmadigi, benim icin dunyanin en guzel sehri olan Istanbul’umu ozledim..17 yillik yasamima sigdirdigim anilarimin uzerinden soyle bir gecicem..En cok neresi mi? Hmm..Tabiki de en cok Hisar’i ozledim..
Yapilicak cok sey var ama once boynuna sarilip su an bu kelimeleri yazarken bile gozyaslarimi durduramayacak kadar ozledigim annem, anneannem var ilk..malum cem pasamiz Corlu’da vatani gorevinde..
Eh o zaman ben yavastan kacayim..yaklasik bi 5 saat sonra ayni saat diliminde gorusmek uzere..Hoscakalin..(Deniz, Eren ve yurtdisindaki diger arkadaslarim, sizlerle de ayni saat diliminde olmakta olur umarim hesapta..)

Hiç yorum yok: