11.1.09

Kanada


Birkac gundur uykusuzluk cekiyorum. Cok yorgun olmama ragmen erken yatmaya firsatim olmuyor ve sabahlari da 5 bucuk dedin mi gozlerim aciliyor.
Christmas tatilinden once 1 aydan fazladir devam eden otobus grevi yuzunden bir sure ya yuruyerek ya da taksiyle gidiyordum okula. Sonra bir ogle yemeginde ayni bolumde calistigimizi ogrendigim birisiyle tanistim. Berny. Meger hergun okula arabayla geliyor ve daha da onemlisi bana cok yakin oturuyormus. Beni de goturebilicegini soyledi cok memnun oldum ama bir sorun vardi. Berny hergun ise 6 bucukta basliyor ve 2 bucukta geri donuyordu. Demek oluyor ki beni 6'da almasi gerekiyordu yetisebilmesi icin. Yine de hergun 2 saat gidis 2 saat gelis yuruyerek ya da 30 dolar taksi parasi vererek ugrayacagim hasardan cok daha iyidir dedim ve tamamdir hergun 6'da gorusuruz.
Yolculuk keyiflide geciyordu, bizle birlikte kizida geliyordu. Onu da isine birakiyorduk ve dogru okula. Saat 2:25 te bolumun onunde bulusup eve tekrardan birlikte donuyorduk. Herneyse.
Araya christmas tatili girdi ve dedim ki bu sefer dinlenicem, uyuycam paso ama o ne mumkun, tamamen aklimdan cikan birsey oldugunu, dayim " yarin havaalanina ben giderim" deyince yengeme hatirladim. Sinan geliyordu. Tatile girmeden once bin kere bana mesaj atmis ama bir turlu cevap verememistim. Guzel bir tatil olucakti benim icin. Ozledigim, her an her dakika adini andigim ya da animsadigim ulkemden birisi geliyordu. Gerci omru boyunca Paris'te yasamis yari Turk yari Fransizdir kendisi ama Avrupa'da yasamanin verdigi avantajlardan biri olan mesafenin azligini ve maliyetin dusuklugunu her daim kullanip bizle birlikte oldu O ve ailesi. Son yillarda birlikte gecirdigimiz gunlerde arttikca , anlasabildigim yasitim olan ve yakin olan bir akrabam olmasindan cok memnun oldugumu hissettim, hissediyorum da. Malesef bir hafta kaldi ama dolu dolu gecti diyebilirim. Unutulmaz bir christmas aksami gecirdik. Tamamiyle biz Istanbul'da ya da Ankara'da bayrama nasil hazirlaniyorsak oyle hazirlandik. 3 tepsi borek, yogurtlu kebap,zeytinyagli yaprak sarmasi menunun bana ait olan kismini olusturdu. O aksam bizleri yanliz birakmayan Kozanoglu kardesler ise bize kisirla mercimek koftesi yaptilar. Sofraya Adana mutfagi'da girdi yani.
Yemek yapmak, yaptigin seyin begenilmesi,begenilip herkesle paylasmanin verdigi mutluluk bambaska birsey. Hele birde kalabalik sevdiklerinle birlikte gecirmek bambaska bir tat.
Madalyonun obur yuzundeyse bir dakikasi bile bos gecmeyen tatilin sonunda hic dinlenemeden yeni doneme girmek vardi.
Yeni doneme basladim bu hafta. Yorgunum. Yogunum. Hic bos gunum , bos vaktim yok. Fransizcaya basladim. Squash oynuyorum. Cok sevgili danisman hocalarimdan Ian'cigimla masterim haricinde birde baska bir iste calisiyorum ve de tonla molekuler biyoliji makalesiyle, anlamak icin molekuler biyoliji ve genetik kitabi okuyorum. Sonuc olarak yorgunum. Yorgunum am aher gecen gun yeni birseyler ogrenmenin verdigi mutluluk ve heyecan ve buradayken yapmak istediklerimin sinirini sadece ve sadece benim koyuyor olmam, aklimdan ne geciyorsa ( mantik sinirlari dahilinde tabii ) kapilari zorlarsam mumkun olabilicegini goruyor olmak cok buyuk bir haz veriyor bana.
Yani hala burdayim, simdilik geri donme gibi bir planim yok. Yapmam gereken cok sey, kesfetmem gereken cok dunya var onumde biliyorum ve bu yolda olmayi seviyorum hatta bu yolda oldugum iicn odemem gereken bedellerin verdigi aciyi cekmeyi de. Kulaga delice manyakca gelebilir ama henuz 22 yasindayim ve ben boyle buyuyorum.

Hiç yorum yok: